Sunuş

ODTÜMİST bizim örgütümüz

Murat Efe Gönenç (ARCH'03)

Maraton

Burs için koşuyoruz!

Maraton

50'den sonra tekrar...

Sedat Taşkeser (IE'87)

Güncel

Kavaklık Direnişi

Haluk Ağabeyoğlu (ECON’83)

Güncel

5,8 Silivri Depremi

Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu

Anma

Taylan Özgür'ün katledilişinin 50. yılı

Tuncay Çelen (67-71 dönemleri ODTÜ MM öğrencisi)

Bir ODTÜ'lü

Dr. Ümit Özkan: "Kolayı değil, zoru seçin..."

Özay Yaşar (SOC'80), Yasemin Civelekoğlu (CHE'78)

Yorum

Diplomalar, Mezunlar ve Mezun Bilgileri

Nezih Yaşar (IE’82)

Haber

Hozakpur Torunundan Örnek Bir Davranış...

Ekonomi

Neoliberal İktidar ve Özne

Başak Coşkun (BA'97)

Enerji

Nükleerin dünyada ve ülkemizdeki serüveni

Murat Sungur Bursa (MM’78)

Müzik

Erdal Erzincan ve Gezici Bağlama Atölyesi

Yener Aydın (EE'76)

Gezi

Che Guevara’ya Dokunmak

Cem Sarvan (MINE'89)

Edebiyat

Müjde Alganer ile Ziziro Üzerine

Söyleşi: Hasan Reyhanoğlu (EE'99)

Fotoğraf Çalışma Grubu

Panning Tekniği ile Yaratıcı Deneysel Fotoğraflar

Yüksel Altun (PSY'86)

ODTÜMİST'den Haberler

Söyleşi-Gezi-Etkinlik

Mentorluk

Mentorluk Programları

Burstan Haberler

Mezun-Öğrenci Buluşması, Kütüphane Projesi...

Burstan Haberler

Destekçilerimiz

Bir ODTÜ'lü

Dr. Ümit Özkan: "Kolayı değil, zoru seçin..."

Özay Yaşar (SOC'80), Yasemin Civelekoğlu (CHE'78)

Prof. Dr. Ümit Özkan tüm akademik yaşamı boyunca pek çok ilke imza atmış bir mezunumuz. ODTÜ Kimya Mühendisliği'nden mezun olup master'ını da tamamladıktan sonra Iowa State Üniversitesi'nde doktora öğrenimine devam eden, Ohio State Üniversitesinde çeşitli kademelerde görev yapan ve kurumunda adına profesörlük oluşturulmuş olan Ümit Özkan'la ODTÜ yılları ve ABD'deki kariyeri, ödülleri hakkında söyleştik.

 

Yurtdışına çıkış hikayenizi anlatır mısınız? Nasıl karar verdiniz? Ne gibi zorluklar yaşadınız?

Yurtdışına giderken amacım doktoramı ABD’de yapıp Türkiye’ye dönmek ve ODTÜ Kimya Mühendisliğinde öğretim üyesi olmaktı.

Doktora için yurt dışına çıkmam benim için yeni bir deneyimdi. Ailemden, arkadaşlarımdan ayrılmak, yeni bir çevre, yeni bir kültüre alışmaya çalışmak tabii ki bazı zorluklar getirdi. Gittikten sonra üç sene Türkiye’ye gelmemek de bu zorluğu artıran bir etken oldu.

 

Ortaöğrenim yıllarını İstanbul'da aileden ayrı olarak geçirmiş olmanızın bu süreçte yardımı oldu mu?
Ortaöğretim yıllarını yatılı bir öğrenci olarak İstanbul’da geçirmiş olmam kuşkusuz beni Amerika’daki deneyime az da olsa hazırlamıştı. O yıllarda evden ayrı olarak geçirdiğim süre benim kendi başıma kararlar verebilir hale gelmemde önemli bir etkendi. Ayrıca Robert Kolejde iken Amerikan İngilizcesine hakim olmak ve Amerikan kültürünü öğrenmiş olmak da çok yardımcı oldu.

 

ODTÜ’yü ve Kimya Mühendisliği Bölümünü seçmenizde neler etkili oldu?
Her zaman matematik ve fen derslerine, özellikle kimyaya ilgi duydum. Okulda iken bana en zor gelen ders tarih dersiydi. Kimya mühendisliğini; matematiği ve kimyayı birlikte kullanmayı gerektiren bir dal diye düşündüğüm için seçtim. O senelerde ODTÜ’nün giriş sınavı ayrı idi. ODTÜ’de en yüksek puanla öğrenci alan bölümlerden biri de Kimya Mühendisliği Bölümü idi. Bu da o bölümü seçmeme bir etken oldu diyebilirim. Ortaokul ve lise yıllarında hep ODTÜ’ye girmeyi  hayal ettiğim için seçim çok kolay oldu.

 

ODTÜ’de geçirdiğiniz yıllar kişiliğinizin ve kariyerinizin oluşumunu nasıl etkiledi? Özellikle o dönem Türkiye'nin hareketli yılları idi.

ODTÜ’de iken oluşturduğumuz çok güzel arkadaşlıklarımız oldu. Bunların bir kısmı hala aynı yakınlıkla sürüyor. O yıllardaki etkinlikler bir çoğumuzu daha geniş düşünmeye, verileri sorgulamaya, sosyal konuları önemsemeye ve topluma karşı bir sorumluluk hissi duymaya itti diyebilirim.

 

O yıllarda bölümümüzde doktoralarını yurtdışında (ABD, İngiltere) bitirip dönmüş çok sayıda genç öğretim üyesi vardı. O hocalarımızın, eminim, benim kariyerimin şekillenmesinde çok rolü oldu. Bir çoğunu kendime örnek aldım. Özellikle master tez hocam Nevin Selçuk’un benim kariyerimin şekillenmesinde çok etkisi olduğunu söyleyebilirim.

 

ODTÜ yıllarından unutamadığınız, sizde etkisi kalan anılarınız var mı?

Hem de çok; ama aralarından seçim yapmak çok zor. Aklıma ilk gelenler, çok yağmurlu bir hafta sonu Abant Gölü’ne yaptığımız grup gezisi; “Flames and Furnaces” dersi; master sırasında asistanlık ofisimizin penceresinin önüne “küçük bir çiçek çıkacak” düşüncesi ile ektiğimiz tohumun 2 metre boyunda ayçiçeği bitkisine dönüşmesi; Türk Halk Bilimleri Topluluğu folklor ekibi ile çıktığımız “Anadolu turnesi”.

 

Bir de Ali Çulfaz hocamızın termodinamik derslerini unutamıyorum. Kendisi en zor kavramları bile en anlaşılır hale getirip açıklayabiliyordu. Seneler sonra bile termodinamik dersi verdiğimde hep onu gözümün önüne getirdim ve zor kavramları onun gibi açıklamaya çalıştım.

 

Ohio State Üniversitesi’nde çalışmaya başladığınızda fakültenizde kadın öğretim üyelerinin durumu nasıldı? Bugün değişiklik oldu mu?

1985 yılında Ohio State Üniversitesi’nde işe başladığımda bölüme alınan ilk kadın öğretim üyesi bendim. O sırada mühendislik fakültesinde de çok az sayıda kadın öğretim üyesi vardı, belki 3-4 tane. Sonra 18-19 sene bölümde tek kadın öğretim üyesi olmaya devam ettim. Böyle bir ortamda kendimi kabul ettirmek için herkesten daha çok çalışma gereğini duydum. Benim başarılarımın ya da başarısızlıklarımın yalnız beni değil benden sonra gelecek kadınları da etkileyeceğini hiç aklımdan çıkarmadım.

 

Bugün mühendislik bölümlerindeki kadın öğretim üyelerinin sayısı eskiye göre daha fazla. Bu konuda epeyce yol aldığımız kesin ama hala kadınlar teknik alanlarda azınlıkta olmaya devam ediyor. Hem akademik hayatta hem de endüstride bu durum senelerdir değişmedi.

 

Bu sene bölüm başkanlığı görevini üstlendim. Bizim bölümün 120 yıllık tarihindeki ilk kadın bölüm başkanı da benim.

 

Kariyeriniz boyunca kadın olmanın avantajlarını ya da dezavantajlarını nasıl yaşadınız?

Bazen avantaj ve dezavantaj aynı noktadan kaynaklanıyor. Bölümde ya da başka ortamlarda tek kadın olmak ya da çok az sayıdaki kadından biri olmak herkesin gözünün sizin üzerinizde olmasını getiriyor. Bu nedenle sizin başarılarınız çok daha fazla göze görünür olabiliyor ama aynı şekilde başarısızlıklarınız da öyle.

 

Bir diğer dezavantaj da çok az sayıdaki kadından biri olmak ilişki ağı oluşturmayı çok daha zorlaştırıyor. Bazen sosyal ortamlarda oluşturulan ilişkiler profesyonel ilişkilere dönüşüyor ve ilişki ağı oluşturmayı kolaylaştırıyor. Ama o sosyal ortamda değilseniz ilişki ağının da dışında kalabiliyorsunuz.

 

Araştırma yaptığınız konulardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Benim araştırma alanım katalizörler, İngilizce ifade edersem “heterogeneous catalysis and electrocatalysis”. Üzerine çalıştığımız bir çok proje doğrudan çevrenin korunması ya da enerji konuları ile ilgili. Son zamanlarda çalıştığımız bir kaç projeden söz edeyim:

  • Azot ve su ile yüksek sıcaklık elektro-katalitik amonyak üretimi
  • PEM yakıt hücreleri için değerli metal içermeyen elektro katalizör geliştirilmesi
  • Halojenli hidrokarbon ve aromatikler ile kirlenmiş suyun katalitik arıtılması
  • Biyo-türetilmiş sıvılardan hidrojen üretimi

 

 

Çevre konusunda yapılması gerekenlerle ilgili önerileriniz nelerdir?

En başta toplumu çevre konusunda eğitmek gerek. Çevrenin bize emanet edilmiş ve bizim de gelecek nesillere emanet edeceğimiz bir değer olduğunu toplum olarak özümsememiz gerek. Bu eğitim her alanda olmalı; ilkokullardan, üniversitelere, basın yayından sosyal medyaya kadar. Toplum olarak çevreye sahip çıkmazsak gezegenimizin geleceğine çok kaygı ile bakıyorum.

 

Tabii teknik konularda yapabileceğimiz de çok şey var: Yenilenebilir enerji üretimi, enerji dönüşüm cihazlarının daha verimli hale getirilmesi, çevreye zarar verecek ve çevreyi (hava, su, toprak) kirletecek uygulamaların yerine alternatiflerinin oluşturulması. Tabii bu konuda çok uzun konuşmak ve yazmak mümkün.

 

Çok sayıda ödül aldığınızı görüyoruz. Bunların içinde sizi en çok etkileyen hangisi oldu, neden?

İki ödülden söz edebilirim: 2009 yılında American Institute of Chemical Engineers tarafından verilen “Mentorship Excellence Award”. Bu ödüle benim eski öğrencilerim tarafından aday gösterildiğimi sonradan öğrendim. Bu da beni çok duygulandırdı.

 

American Chemical Society tarafından verilen Petroleum Chemistry Distinguished Researcher Award. Bu ödülü ilk alan kadın ben oldum. Bu ödülü kutlamak için benim adıma düzenlenen ve çok sayıda ülkeden gelen bilim insanının katıldığı 4 günlük bir uluslararası sempozyum ve arkasından beni onurlandırmak için “Topics in Catalysis” dergisinde özel bir cildin yayınlanması. Bu ciltte 12 ülkeden 35 bilim insanının makaleleri yer aldı.

 

Üniversitenizde 1.5 milyon dolarlık bir bağış yapilarak adınıza bir profesörlük oluşturulmuş. Bu çok görülmeyen, heyecan verici bir olay. Nasıl oldu, anlatır mısınız?
Bu benim de hiç beklemediğim ama beni çok duygulandıran bir olaydı. Bu tür profesörlükler genellikle yıllar önce yaşamış, emekli olmuş, hatta vefat etmiş kişiler adına oluşturulur. Böyle bir şeyin ben hala öğretim üyeliği görevine devam ederken oluşturulmuş olması çok az rastlanır bir onur. Sanırım hem bilimsel çalışmalarım hem de bölüme yaptığım katkılar bunda rol oynadı. Bu profesörlük genç akademisyenlere destek vermek için kullanılacak. Hala etkisinden kurtulabilmiş değilim.

 

Hem Boğaziçi Üniversitesinde hem Fransa'da kısa dönemli öğretim üyeliği yaptınız. Türkiye, Fransa ve ABD’deki üniversite eğitimlerini ve araştırma çalışmalarını karşılaştırabilir misiniz?

ABD’de araştırma temposu hem Türkiye’ye hem Fransa’ya göre çok daha hızlı. Fakat öğrencilerin kalitesinde fark yok. Özellikle benim gözlemlediğim, ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent, Koç gibi üniversitelerdeki öğrenciler, dünyanın her yerindeki öğrencilerle yarışabilecek kalitede.

 

Ayrıca, son senelerde Türkiye’deki üniversitelerde alt yapı geliştirme konusunda, örneğin laboratuvarların donanımı konusunda çok ilerlemeler kaydedildiğini düşünüyorum.

 

Bilim insanı kimliğiniz dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Klasik Türk Müziği şarkı sözü yazdığınızı biliyoruz. Bundan bahsedebilir misiniz?

Benim şarkı sözü yazmam çok amatörce bir çaba. Ortaokul, lise yıllarında şiir yazardım, belki onun bir devamı. Ama yazdığım sözlerden bir kaçının TRT sanatçılarından Vedat Çetinkaya tarafından bestelenip TRT repertuarına girmesi beni çok mutlu etti.

 

Bahçeyle uğraşmayı, çiçek aranjmanları yapmayı seviyorum. Hayvanlarla vakit geçirmek (kedi, köpek, at, vb.) de beni çok mutlu ediyor. Hayvanlarla çok kolay iletişim kurabiliyorum.

 

Genç bilim insanı adaylarına neler tavsiye edebilirsiniz?
Zorluklardan yılmamayı, literatürü yakından takip etmeyi ve kolayı değil zoru seçmeyi tavsiye ediyorum.

 

Üniversitenizde mezunlarla ilişkiler konusunda neler yapılmaktadır? Sizce üniversite mezun ilişkileri nasıl olmalıdır?
Mezunlar bir üniversitenin en önemli kaynakları arasında. Bu bağları hiç koparmamak, sağlam tutmak ve mezunlarla sürekli iletişim içinde olmak çok önemli. Bu tabii çok çaba gerektiriyor. Örneğin; mezunlara yönelik yılda bir veya iki kez çıkan “newsletter” yayınlamak, bölümün düzenleyeceği değişik sınıflara yönelik mezunlar günleri yapmak, bölümün mezunlarından oluşan bir danışma kurulu oluşturmak; aklıma gelen bir kaç örnek.

 

Sizce gelişkin, sağlıklı bir üniversite eğitiminin olmazsa olmazları nelerdir?
Araştırma ve öğretim arasında sağlıklı bir denge; mühendislik ve fen konularındaki müfredatların mutlaka sosyal konularda da seçmeli dersler içermesi, aynı şekilde sosyal konulardaki müfredatların da teknolojiye yönelik seçmeli dersler içermesi (ben buna “technological literacy” diyorum); öğrencilere bilginin yanında; düşünmeyi, problem çözmeyi, verileri sorgulamayı ve ömür boyu öğrenmeye devam etmeyi aşılamak; üniversiteyi bitiren gençlerin aydın, düşünen, sorumlu, etik ilkelere bağlı vatandaşlar olması yolunda çaba harcamak.

 

 

Ümit Özkan

 

Ümit Özkan ilk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra yatılı bir öğrenci olarak Robert Kolej’de lise öğrenimine devam etti. Daha sonra tekrar Ankara’ya döndü ve 1978 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliğini bitirdi. Aynı bölümde master derecesini de aldıktan sonra 1980 yılında doktora öğrenimi için ABD’ye gitti. Doktorasını Iowa State Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde yaptı. Doktora sırasında ABD Enerji Bakanlığına bağlı Ames Laboratuvarında araştırma asistanı olarak çalıştı. 1984 yılında doktorasını tamamladıktan sonra 1985 başında Ohio State Universitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. 1990 yılında doçent, 1994 yılında profesör ve 2012 yılında “Distinguished Professor” unvanını aldı.

 

1994-95 akademik yılını Fransa Centre National de la Recherche Scientifique’in davetlisi olarak Lyon’daki Kataliz araştırma merkezinde geçirdi.

 

2000-2005 yılları arasında Ohio State Mühendislik Fakültesinde Araştırmadan Sorumlu Dekan yardımcısı görev yaptı.

 

Dr. Özkan’ın bilimsel çalışmaları katalizörler ve katalizörlerin çevre korunması ve enerji ile ilgili uygulamalarını kapsıyor. 200’ün üzerinde bilimsel makalesi, 10’un üzerinde editörlüğünü yaptığı kitabı ve 7 tane patenti var. Makalerinin atıf (citation) sayısı 10.000’in üzerinde. Ulusal ve uluslararası pek çok ödül aldı. Şu anda 10’un üzerinde bilimsel derginin Yayın Kurulu’nda bulunuyor.

 

Dr. Özkan tüm akademik yaşamı boyunca pek çok ilke imza attı. Ohio State Kimya Mühendisliğine alınan ilk kadın öğretim üyesi ve Mühendislik Fakültesinde ilk kadın dekan yardımcısı oldu. Aldığı ödüllerden pek çoğunda ödülü alan ilk kadın oldu.  2019 yılında Ohio State Üniversitesi Kimya Mühendisliğine, bölümün 120 yıllık tarihinde, ilk kadın bölüm başkanı olarak atandı.

 

Dr. Özkan American Chemical Society, American Institute of Chemical Engineers, ve North American Catalysis Society’de liderlik görevleri üstlendi.

 

Dr. Özkan araştırma grubunda 100’ün üzerinde araştırmacı ve öğrenciye danışmanlık yaptı.