Sunuş

Boğaziçililerin Yanındayız

Kemal Şahin (MAN'88)

Anma

Prof. Dr. Ahmet Acar'ın ardından...

Kemal Şahin (MAN'88)

Anma

Prof. Dr. Nuri Saryal Hocamızı Kaybettik

Kemal Şahin (MAN'88)

Güncel

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki direnişin anımsattıkları

Prof. Dr. Uğur Ersoy

Güncel

Yaman Barlas ile B.Ü. Direnişi Üzerine Söyleşi

Nezih Yaşar (IE'82)

Güncel

Özerk Üniversite

Doç. Dr. Serap Emil (EDS'00)

Güncel

B.Ü. bileşenlerine destek mesajları

ODTÜMİST'den Haberler

Söyleşi-Gezi-Etkinlik

Uzaktan Eğitim

ODTÜ’de Uzaktan Eğitim Dönemi Nasıl Bitti…

Alperen Keleş (CENG 4.sınıf)

Bir ODTÜ'lü

"Mekanik hayata elveda, ekolojik hayata merhaba"

Uğur Ayken (ME’76)

Söyleşi

Ağın'da organik badem üreticisi iki ODTÜ'lü

Kemal Şahin (MAN'88)

Kitap

Unutmamak, devrimci bir eylemdir

Sibel Özbudun

Edebiyat

Köy masalında bir kadın isyanı

Hakan Sapmaz (ADM'85)

Edebiyat

Eleştirel gerçekçi romancımız

Zeynep Sert (ECON'83)

Felsefe

Felsefeye Devam

Gezi

Zamanın durduğu kent: Mardin

Lalehan Utkan

#odtülüyalnızdeğilsin

Bi’ Dünya ODTÜLÜ – Kariyer

Nilsu Uyar (STAT'18)

Mentorluk

6. Dönem ODTÜMİST Mentorluk Programları

Burstan Haberler

11 bursiyerimize bilgisayar & Destekçilerimiz

Künye

İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yayın Organı

Kasım 2020-Şubat 2021

Kitap

Unutmamak, devrimci bir eylemdir

Sibel Özbudun

En sağlam örneklerini Antigone, Kral Oidipus, Medea ile veren Antik Yunan tragedyalarında kahraman, yazgısına karşı gelir, bu uğurda mücadele verir ve felakete sürüklenir. Kahramanın başına gelenlerin, tragedya izleyicisine “katharsis” denilen arınma halini yaşatması ve “yazgıma karşı gelirsem benim de sonum felaket olur” mesajını iletmesi beklenir. İzleyici adı üzerindelik taşır ve “izleyen”dir. Tragedyanın kahramanı ise sonu felaket olsa dahi yaşayandır, izlenilendir ve “kahraman”dır.
 
“HASAN”, unutmamanın, hatırlamanın bir muhalif olma biçimi olarak geliştiği bu topraklarda, unutmaya yazgılı olduğumuz gerçeğinin karşısında izleyici olmaya bir karşı çıkıştır.


ASLI ESMA KARACA

 

“Daha güzel değil hiçbir şey
Birbirimize bir orman gibi bağlanmaktan.”

Paul Eluard, “Yaşamak”.

 

Ağustos sonlarında düştü posta kutumuza Hasan. Kapağında gencecik, temiz yüzlü, tipinden Balkan kökenli olduğu az-çok kestirilebilen, yakışıklı bir delikanlı fotoğrafı. Bir  kitabın alışılmadık biçimde adı tek bir isimden oluşuyor: Hasan. Yazarı Ankara’dan, öğrencilik yıllarından, Özgür Üniversite sıralarından tanıdığımız bir genç kadın, Aslı Esma Karaca.


“Peki Hasan kim” mi? 60 yaş üstü devrimcilerin aklına kazınmış bir olayın, aktörlerinden biri: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamını engellemek için dönemin Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken’i kaçırıp rehin almaya kalkışan dört kişilik gruptan THKO’lu Hasan Ataol. (Diğerleri Ergun Adaklı, Sefa Asım Yıldız ve Niyazi Yıldızhan.) “Göğe hücuma kalkan” dört devrimci genç, ellerindeki parayı ancak yetirebildikleri kiralık tek kapılı arabayla kuvvet komutanının aracının önünü kesmiş, ama kapı kilidi tutukluk yaptığından, içlerinden ancak önde oturan bir tanesi araçtan inerek Kemalettin Eken’e silahını doğrultmuştu: Hasan Ataol. Vuruldu, yaralandı. Üç yoldaşı araçtan indiklerinde polislerle çatışmaya girdiler. Niyazi Yıldızhan, nam-ı diğer “Keko Niyazi” orada yitirdi yaşamını. Asım Yıldız yaralı “ele geçirildi”. Hasan Ataol ile Ergun Adaklı, kaçabildiler.


Hasan, geri dönüşlerle güvenlik güçlerinin elinden yaralı olarak kurtulan Hasan Ataol’un öyküsünün izini sürüyor. Ayakkabı tamircisi bir baba, terzi bir ananın tek oğlu, dört ablanın göz bebeği, zeki mi zeki bir “kızancık.” Kırklareli’nde geçen ve henüz lise çağındayken kanserden yitirilen baba ile birlikte apansız terk edilen şen bir çocukluk… ODTÜ yılları; mühendislik fakültesinde kafayı makine mühendisliğine takmış gencecik bir delikanlının, bir yandan annesine yük olmamak için deniz harp okuluna kaydoluşu (yüzme bilmeyen bir bahriyeli!),  bir yandan da devrimci fikirlerle tanışması, Deniz Gezmiş’le, Yusuf Aslan’la, Sinan Cemgil’le, Hüseyin İnan’la ve 68’in diğer cevahir yüreklileriyle kurulan sıcacık, hesapsız-kitapsız, gözükara dostluk… Uğruna bir saniye duraksamaksızın ölümü göze aldıran cinsinden…


Deniz’lerin banka soygununda Ankara’da saklanmalarına “yardım yataklık”tan başlayıp, idamlarını engellemek için Jandarma Genel Komutanı’nı rehin almaya kalkışacak kadar gözükara…


Ve kaçak günleri: Ankara, Malatya sonra Filistin… Ömer Bin Velid adıyla El Fetih saflarında geçirilen altı ay. Ama aklı fikri, ülkede yarım bıraktığı işlerdedir; Avrupa’ya geçmeyi reddederek kaçak yollardan Türkiye’ye döner, Malatya, Adana, Maraş kırsalında geçirdiği birkaç ayın ardından yakalanır. Sonrası 25’inden 35’ine dek 10 yılını geçireceği cezaevi…


Hasan Ataol bugün 70’li yaşlarında, torun sahibi bir filinta… Bu coğrafyanın genç devrimcilerine 68’in, Deniz’lerin emaneti. Bu emanete sahip çıkmak gerek…


Aslı Esma Karaca’nın kaleme aldığı, Nurhan Yapıcı’nın çizgileriyle zenginleştirdiği Hasan, böyle bir ahde vefa örneği. “Demirin tuncuna, insanın piçine kaldı”ğımız bu lanetli çağda, “o güzel atlara binip çekip giden o iyi insanlar”a dair… Yeryüzünde her şeyin alınır-satılır olmadığına, insanların özgür, eşitlikçi bir dünyanın kuruluşuna omuz vermek için kendi yaşamlarını tereddütsüz hiçe sayabileceklerine, dostlukların çetin, yürekten ve hesapsız-kitapsız olabileceğine dair… Hiç akıldan çıkarmamalı; unutmamak, devrimci bir eylemdir…


Teşekkürler Hasan. Yapmayı düşlediğin, yaşadığın her şey için. Teşekkürler Aslı Esma ve Nurhan. Bize Hasan’ı ve o duru, gözüpek yoldaşlık yıllarını unutturmadığınız için…

 

 

 

Kitabın yazarının notu: “Hasan”ın tüm geliri Sosyal Araştırmalar Vakfı bünyesinde eğitim fonuna bağışlanmıştır; 68lilerin hikayesi eğer bir şekilde metalaşıyorsa, bu metanın o ruhu yaşatabilecek gençler için kullanılması gerektir. Kitabı alacak olanların bunu da bilmelerini isteriz.

 

Kitabı edinmek isteyen aşağıdaki linkten sipariş edebilir:


https://www.scalakitapci.com/hasan