Sevgili dostlar,

2020 yılının son günlerinde, bir hafta ara ile çok değerli iki eski rektörümüzü kaybettik. Prof. Dr. Ahmet Acar ve Prof. Dr. Nuri Saryal zor dönemlerde ODTÜ’de ikişer dönem görev yapmış, ODTÜ değerlerini sonuna kadar savunmuş, ODTÜ’ye ve ülkemizdeki özerk ve demokratik üniversite mücadelesine büyük değerler katmış iki önemli bilim insanı ve yöneticidir. Baraka Dergisi olarak onları özlem ve minnetle anıyor; ailelerine ve ODTÜ camiasına baş sağlığı diliyoruz.

Gerek Covid-19 pandemisi gerekse doğal felaketlerin gölgesinde geçirdiğimiz 2020’nin ardından yeni yılın ilk günlerinde akademi dünyası Boğaziçi Üniversitesine yapılan rektör ataması ile sarsıldı. Üniversite bileşenlerinin görüşü alınmadan tepeden inmeci bir yaklaşımla üniversite dışından yapılan bu atama gerek Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde gerekse de ülke çapında kabul görmezken üniversite içinde ve dışındaki protesto eylemleri ile rektör istifaya çağrıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’nin bugün yaşadığı sorun, kuşkusuz bir üniversiteye rektör atanmasının çok ötesinde, üniversitelerimizin maruz kaldığı temel bir yönetim biçimi sorunudur. Ülkemizin önde gelen kamu üniversiteleri dünya sıralamasında önemli ölçüde gerilerken ve adeta birer niteliksiz yüksek okula dönüşürken bu direniş, özerk ve demokratik üniversite yönetimi, bilimsel üretimin nasıl geliştirileceği tartışmalarını tekrar gündemimize taşıdı. Gerek Nuri Saryal’ın anıları gerekse de Ahmet Acar’ın söyledikleri kuşkusuz bu konuda çok değerli mesajlar iletmektedir. Sayfalarımızın elverdiğince bunlardan bir seçki sunmaya çalıştık. Genelde “nasıl bir üniversite” sorusunu Doç. Dr. Serap Emil yanıtlarken, özerk üniversite tanımı ve sahip olması gereken niteliklerin, özerk üniversitelerin toplumun sosyal, ekonomik, kültürel ve politik dönüşümlerine katkılarının önemine dikkat çekti. Yine Boğaziçi direnişinin bize anımsattığı ODTÜ’nün en zor dönemlerinden Hasan Tan Boykotu sürecini  ise halen Boğaziçi Üniversitesinde de ders vermekte olan Prof. Dr. Uğur Ersoy ilk ağızdan tanıklıklarla bizim için kaleme aldı ve çok değerli anılarını paylaştı. Boğaziçi direnişinin özgünlüğünü ve özelliklerini ise Hasan Tan boykotu dönemimizle karşılaştırmalı olarak ODTÜ mezunu Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yaman Barlas ile konuştuk.

Boğaziçi Üniversitesi / üniversite özerkliği diyebileceğimiz konu kapsamında ayrıca, Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği’nin “Üniversite Özerkliği” konulu 6 Ocak 2021 tarihli duyurusuna, Derneğimizin Melih Bulu’ya hitaben açık mektubuna, ayrıca, ODTÜ Bileşenleri’nin Boğaziçi Üniversitesi Akademisyen ve Öğrencilerine Destek mesajlarına da yine bu sayımızda yer verildi.

Bu vesileyle, ODTÜ’nün bütün bileşenleri ile Boğaziçi direnişini desteklediğini bir kez daha yinelerken, ODTÜ’nün Hasan Tan’a karşı yürüttüğü ve dokuz ay süresince her türlü şiddet, yıldırma, tehdit ve zorbalığa karşı duruşunun sonucunda başarı ile sonuçlanan direnişinin, Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerine de güç ve ilham vermesini dileriz.

Yine bu sayımızda, sayıları hızla artan kırsalda iş yapan ODTÜ’lülerden iki özgün örnek var: Ağın’da organik badem yetiştiren Selçuk Avlar ve Çağrı Solak ile Fethiye’de doğal ekmek yapan Cihangir Urgunlu.

ODTÜ’de uzaktan eğitimin sorunlarına çözüm getirebilmek amacıyla yaklaşık 6500 öğrenci ile anket yaparak çok zorlu bir çalışma ortaya koyan Alperen Keleş ve arkadaşlarının ancak bir ODTÜlü olmalarıyla açıklanabilecek hikayelerini ise zevkle okuyabilirsiniz.

Bunların dışında, kitap, edebiyat, felsefe, mentorluk, burs faaliyetleri ile içeriği oldukça yüklü bir dergi sunuyoruz.

Ümit ederiz ve dileriz ki, içinde bulunduğumuz yılın kalan büyük bölümü, gerek bireyler ve kurumlar olarak gerekse ülkemiz için önemli sıkıntıları geride bırakacağımız bir yıl olur.