Sunuş

ODTÜ’lünün gündemi ülke gündeminden farklı değildir.

Yener Aydın (EE'76)

ODTÜ'den Haberler

33. ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği

ODTÜ Şenliğine Sahip Çıktı!

ODTÜ'den Haberler

ODTÜ'den ve Mezunlardan Haberler

Yorum

Üniversite Sıralamaları ve ODTÜ

Dr. Serap Emil (EDS '00)

#odtülüyalnızdeğilsin

4 Mayıs Forum Daveti "ODTÜ'de Neler Oluyor?"

Çalışmalar-Raporlar-Hukuki Tavsiyeler

Bir ODTÜ'lü

Kadın Çalışmalarında bir Fizik Profesörü Prof. Dr. Yeşim Darıcı

Özay Yaşar (SOC'80) Zeynep Ağca (CHE'78)

Bilim

Bilim Adamının Sorumluluğu

Necdet Bulut

Kent

Kentine ve Kendine Sahip Çıkmak

Mustafa Sönmez (BA’78)

Siyaset

Sonunda Biraz Nefes. Seçimin Dönüm Noktası Neydi?

Murat Yetkin (ME '81)

Siyaset

Yerel Yönetimler ve Dayanışma Ekonomisi

Hayri Kozanoğlu (IE '80)

Ekonomi

Kriz Yönetimi Neden Çözüm Üret(e)miyor?

Dr. Ali Rıza Güngen (ADM '03) Türk Sosyal Bilimler Derneği

Kent

Kent ve Yaşam

Tavit Köletavitoğlu (CP '73)

Edebiyat

Kale Kapısından Geçmez

Orhan Tuncay (BA '74)

Edebiyat

Pelin Buzluk (ENVE '08) ile edebiyat serüveni üzerine

Söyleşi: Özgür Tekin (ENVE'10)

Edebiyat

Umberto Eco’nun ‘Prag Mezarlığı’ Üzerine

Mehmet Yakut (CHE '76)

Gezi

Kuzey Işıklarının Peşinden Svalbard Adası’na …

Füsun Coşkuner

Müzik

Jazzberry Tunes Koro Şefi Yiğit Deniz (ME '14)

Söyleşi: Ayşe Dinçaslan (Adm ’16)

Fotoğraf Çalışma Grubu

Sacid Aker (CHE '80)"40 Yıllık Fotoğraf Serüveni"

Söyleşi: Alper Baysal (ENV '93)

Felsefe

ODTÜMİST Felsefe Kulübü

2019 Etkinlikleri

Enerji

H. Serhan Süzer (EkoRE CEO)

Enerji Komisyonu

ODTÜMİST'den Haberler

Söyleşi-Gezi-Etkinlik

Burstan Haberler

"Bridge to Türkiye Fund"

ODTUMİST Burs Havuzuna Bağış Seçeneği Açıldı

Burstan Haberler

KÖPRÜ(M)'den Haberler

Esra Kayaalp (STAT '18)

Burstan Haberler

Bursiyer-Mezun Kahvaltısı (7 Nisan 2019)

Plaket Töreni-Konuşmalar

Burstan Haberler

Mentorluk? Yönderlik? Yönlendirme? Öğrenme ortaklığı?

Selda Mansur (FLE'89)

Burstan Haberler

Mezun- Bursiyer Kahvaltısı (10 Mart 2019)

Selda Mansur (FLE '89)

Burstan Haberler

Destekçilerimiz

Edebiyat

Kale Kapısından Geçmez

Orhan Tuncay (BA '74)

ORHAN TUNCAY KİMDİR?

1952 Ankara doğumluyum ve 30 yılı aşkın süredir İstanbul’da yaşıyorum. ODTU İşletme bölümü MBA mezunuyum. Evliyim. Bir kızım ve bir kız torunum var.

Yazdığım şiirler hariç (kendimi bildim bileli yazıyorum) diğer ürünlerim (çevirilerle başlayarak) 50 yaşından sonra üretilmiştir. Hâli hazırda bir sektör derneğinde genel sekreter olarak çalışıyorum.

Aralarında Darwin, Kafka, Nietzsche, Pessoa gibi yazarların da bulunduğu 60 adet civarında eseri Türkçeye çevirdim.

Biri basılmış, ikincisi editörde basılmak üzere hazırlanan iki kitabı İngilizceye çevirdim.

500 adet şiirim 7 şiir kitabı halinde yayınlandı. Yeterli miktara ulaşınca İngilizce yazdığım şiirleri de yayınlamayı planlıyorum (Şu an 30 adet)

100 adet öyküm 3 öykü kitabı halinde yayınlandı.

1 adet İngilizce fantastik öyküler kitabım (İngilizce yazdım) yurt dışında yayınlandı.

1 adet Bilge Öyküleri adlı derleme kitabım, 1 adet Kafka incelemesi kitabım var.

Trip dergisinde aylık makale yazıyorum.

Düşünüyorum adlı felsefe dergisinde zaman, zaman makaleler yazıyorum.

Büyüklere masallar adlı bir söyleşimi çeşitli ortamlarda sunuyorum

İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Edebiyat Kulübü üyesiyim (15 yılı aşkın süredir). 

Şiirlerimin kalıcı olabilmesi amacıyla, bazılarının bestelenmesi için çalışıyorum.

 

EDEBİYATA GİRİŞ MACERANIZ NASIL OLDU?

Lise yıllarında edebiyat öğretmenim kompozisyonlarımı beğenmediği için yazma konusu ile fazla ilgilenmedim. Ayrıca fen kolu öğrencisiydim. Öte yandan yılda 100 adede yakın kitap okuyordum. Şiir yazma serüvenim sürüyordu ama ailem dışında kimse bilmiyordu. Babam şiirlerimi Ümit Yaşar Oğuzcan’a göstermiş, o da çok karamsar bulmuştu. Düzgün ve akıcı cümleler kurabildiğimi ilk kez, kızım, (45 yaşındaydım) bana bazı tamlamalar kullanarak anlamlı bir kısa öykü yazmamı istediğinde fark ettim. 7 adet tamlamayı, kalem kâğıt kullanmadan ve hiç düşünmeden bir öyküye çevirdim. Kızım ağzımdan dökülen öyküyü duyunca çok şaşırdı. Ben de şaşırmıştım. Demek ki bardak dolmuştu.

 

50 yaşıma ulaştığımda 2001 krizinin etkileri görülmeye başlamıştı. Emekliliğim de yaklaşıyordu. Şansımı çeviride denedim ve hemen iş buldum. Darwin çevirmem isteniyordu. Yayınevleriyle kurduğum çeviri ilişkisi daha sonra kendi yapıtlarımın da basılmasında bana kolaylık sağlayacaktı. İlk yapıtım, Bilge Öyküleri oldu. Bu bir derlemeydi. Daha sonra Kafka söyleşileri notlarımı genişleterek Kafka’yı Kullanma Kılavuzu adlı incelememi yayınladım. Bu arada şiirlerden etkilenme biçimim gibi (bir konuşma, bir kuş sesi, bir müzik), bir arkadaşın yaşamından, dinlediğim bir müzikten, gece gördüğüm bir düşten vs. etkilenerek öyküler yazmaya başladım. Bu nedenle şiirlerimin de, öykülerimin de konuları çok farklıdır.

 

Amacım bende olanın yayınlanabilmesiydi. Önceleri tanıtımla hiç ilgilenmedim. Son beş senedir sosyal medya ve kitap ekleri tanıtımlarıyla ilgileniyorum. Bu da ayrıca zaman gerektiren bir meşguliyet oluyor.

 

SON BİR YIL NASIL GEÇTİ?
Son bir yıl yazarlık dönemimin en verimli yılıydı. Yedinci şiir kitabım olan  “Gönlümün Düşleri”, Üçüncü öykü kitabım olan “Kale Kapısından Geçmez”, Türkçeye çevirdiğim “Huzursuzluğun kitabı”, İngilizceye çevirdiğim “To be or not to be Discredited” ve İngilizce fantastik öykülerimi içeren “Touched” adlı kitaplar bu dönemde yayınlandı. Bu dönemde Türkçeden İngilizceye çevirdiğim bir kitap ve İngilizceden Türkçeye çevirdiğim iki kitap da baskıya hazırlanıyor. Hali hazırda romanım üzerinde çalışıyorum.

 

KALE KAPISINDAN GEÇMEZ ADLI ÖYKÜ KİTABINIZI ANLATIR MISINIZ?

Kitap otuz adet öyküden oluşuyor. Düşündüğüm isim “Kale kapısından geçmez, fındık kabuğuna sığar” tekerlemesiydi. Tasarımı (yurt dışında basılan kitabımın kapak tasarımını da yaptı) kızım yaparken bu nedenle resme fındık figürü de yerleştirmişti. Ancak yayınevi ismi kısaltmak istediği için tekerlemenin ikinci kısmını kullanmadık.


Öykülerin bir kısmı tamamen kurmaca, bir kısmı yaşadığım olayların, bir kısmı da dinlediğim öykülerin kurmacaya dönüştürülmesi ile oluşuyor. Bu nedenle de öyküler gerek yapı açısından, gerek konu açısından birbirine benzemiyor. Fantastik olanlar, beklenmedik sonuca varanlar, dramatik olanlar veya eğlenceli olanlar var. 


Bir okur 1000 kitap sitesinde kitabı şöyle tanımlamış. Bu tanım bana uygun geldi olduğu gibi aktarıyorum:
“İçerisinde, sizi her seferinde suratınızda garip bir ifade bıraktıracak ilginç öyküler var. Bir edebi türün içine koyamıyorsunuz bu öyküleri. Yani içinde fantastik öğeler olan hikâyeler de var, bol yergi içeren, günümüzden dem vuran hikâyeler de var. Neredeyim ben yahu, ya da nereye düştüm arkadaş veya ben hangi cehennemdeyim diye tepki vereceğiniz öyküler.”