Sunuş

"İyi örnek olmaya devam etmemizi diliyorum"

Pelin Küney Ocak (IR'13)

Güncel

Deprem Yaralarını Sarmaya Dönük Çalışmalar - Burs Çalışma Grubu

Hüray Böke (MAN’82)

Güncel

ODTÜ Evrenindeki Deprem Çalışmaları Derleniyor

Nezih Yaşar (IE'82)

Psikoloji

Depremin ardından

Prof. Dr. Özgür Erdur-Baker

Kampüsten

Öğrenciler yönünden online eğitim

Gültekin Arık (ECON 2. sınıf)

Maraton

2022 Maraton - Hedefimizi aştık!

Cem Sarvan (MINE'89)

ODTÜMİST'den Haberler

Bayrağı devraldık

ODTÜMİST Yönetim Kurulu

Mezunlardan

ODTÜ Mezun Derneklerinin Yeni Yönetim Kurulları

Künye

İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yayın Organı

Psikoloji

Depremin ardından

Prof. Dr. Özgür Erdur-Baker

ODTÜ Eğitim Bilimleri Bölümü
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Programı

 
Birçok mitolojiye göre insanoğlu topraktan doğar. İnsanın kökeni yerdir. Ona can veren, besleyen ve güçlendiren topraktır. Kadınlar çocuklarını toprağa doğurur ki toprak yeni doğanı kutsasın ve korusun. Yeni doğan çocuklar toprağa gömülür ki güçlü olsun. Peki ne olur da toprak yarılır, yer sarsılır ve yıkımlar yaşanır? İnsana hayat veren, koruyan ve güçlendiren toprak ana nasıl bu kadar yıkıcı olabilir? Bu sorulara yanıt bulmak insanın afetlerle baş edebilmesinin anahtarıdır. Zira, depremler ve sonrasında oluşan afetler insanların “bu dünya güvenli bir yer; ben ve sevdiklerim güvendeyiz” gibi en temel varsayımlarımızı dolayısıyla anlam dünyamızı yıkar. Bu varsayımlarımız yeniden yapılandırılıncaya kadar şok, kaygı, çaresizlik, kontrol duygusunun kaybı, öfke gibi birçok farklı duygu durumu deneyimlenir. Zira insan anlam arayışında olan bir varlıktır. Viktor Frankl’ın da dediği gibi acının da bir anlamı, verecek bir dersi olmalıdır.

 

Depremler aslında sadece doğa olaylarıdır. İnsan etmeninin olmadığı durumlarda, maddi veya manevi yıkımlar yaşanmadığında, depremler yıkıma neden olmaz; afet yaşanmaz. Dolayısıyla, deprem ve afet terimlerini birbiri yerine kullanmamaya çalışmak gerek. Mitolojilerde bile depremler toprak kaynaklı değil dış etmen kaynaklı olarak tanımlanır. Bazı mitolojilerde depremler tanrıların birbirleriyle kavgasıdır ya da tanrıların insanları cezalandırma yoludur. Yunan mitolojisine göre Poseidon elindeki üç uçlu mızrak olan Tridenti yere vurduğunda deprem olur. Çin veya Moğol mitolojisine göre dünya bir kaplumbağanın üzerinde durur. Kaplumbağa hareket ettiğinde deprem olur. Japon mitolojisine göre deprem Namazu adlı çamurda yaşayan kedi balığının hareket etmesi nedeniyle oluşurken, Anadolu mitolojisine göre deprem öküzün boynuzlarında duran dünyanın öküzün başını sallamasıyla oluşur. Depremler nedeniyle oluşan mucizeler de mitoloji de yer alır. Örneğin, yerin yarılıp yeni yolların açılması ve insanların kurtuluşunu anlatan hikayeler vardır.

 

Depremi dışsal bir etmene bağlamak belki de insanın anlam arayışının bir yansımasıdır. Özellikle bu dışsal etmenin kontrol edilebilir olması afetin insan psikolojisi üzerindeki yıkıcılığını azaltır. Afetler bizim kontrol ve güvende olma duygularımızı zedeler. Afetin neden olduğu belirsizliği gidermek, kaybedilen güven ve kontrol duygusunu yeniden kazanmak için deprem yaşantısına bir anlam yüklemek gerekir. Zira, kontrol edemediğimiz, ne zaman ve nerede olacağını bilemediğimiz durumlar kendimizi çaresiz ve incinebilir hissettiğimiz durumlardır. Sevdiklerimizi her an kaybedebileceğimiz gerçeğiyle yüzleşmek, kendimizi savunmasız hissetmek deprem kaynaklı afetleri travmatik kılan en önemli etmenlerdir. Haliyle, afetler sonrası travmatik stres tepkilerinin ortaya konması beklendik bir durumdur.

 

Travmatik stres tepkileri son derece öznel tepkilerdir. Herkes aynı tepkiyi aynı anda ve aynı sürede göstermek zorunda değildir. Aşağıdaki tabloda gördüğünüz afetler sonrası birçok travmatik stres tepkisi farklı zaman dilimlerinde ve farklı şiddette ortaya konabilir.

 

Fiziksel Tepkiler Davranışsal Tepkiler Duygusal Tepkiler Bilişsel Tepkiler

• Yorgunluk/ bitkinlik,

• Uyku sorunları,

• Yeme sorunları

• Tedirginlik, yaygın ağrılar, baş ağrısı,

• Cinsel istekte azalma

• Bağışıklık sisteminde bozulmalar,

• Çarpıntı, bulantı, baş dönmesi ve göğüs ağrıları

• Asabi ve gergin hissetme
• Görünür bir neden yokken ağlama veya ağlamaklı olma
• Travmatik olayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma
• Yerinde duramama ve ani irkilmeler
• Sosyal geri çekilme,
• Kişiler arası ilişkilerde çatışma
• Güvensizlik, şüphecilik, yargılayıcı ve suçlayıcı olma

• Şok, öfke, çaresizlik, boşlukta hissetme
• Hissizlik, aşırı korku hali, suçluluk
• Yas, ümitsizlik, sinirlilik hali, karamsarlık
• Değersizlik hissi, panik ve utanç

 

• Odaklanamama
• Karar verememe, hafıza ile ilgili sorunlar
• Yanlış inançlar geliştirme,
• Kafa karışıklığı, yaşadığını çarpıtma/ değiştirme
• Endişe hali, istenmeyen düşünce ve anılar

 

 

Şubat depremleri sonrası depreme doğrudan maruz kalmadığı halde bu travmatik tepkiler gösteren bireylere rastlanmıştır. Bu tür büyük yıkımların yaşandığı afetler sonrası yaşanan toplumsal travmalarda bu durumun gözlenmesi doğaldır. Medya yoluyla aktarılan hikaye ve görsellere maruz kalan kişilerin de dolaylı olarak etkilenmesi ve doğrudan afeti yaşayanlar gibi stres tepkileri göstermesi, özellikle suçluluk hissetmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Deprem ülkemizin bir gerçeği iken gerekli önlemler alınmadığında neden olabileceği yıkımın büyüklüğünü görmek sadece deprem bölgesinde değil tüm ülkede travmatik stres ve yas tepkilerinin deneyimlenmesine neden olmuştur. Tüm ülke olarak yaşadığımız yoğun öfke, çaresizlik ve kaygının duygularına gelecekte yaşanacak deprem deneyimleri de eklendiğinde toplumsal travmanın şiddetini daha da artmaktadır.

 

Travmatik stres tepkileri aynı zamanda yas tepkileriyle de önemli oranda örtüşür. Afetler bize önemli kayıplar yaşatır. İnsanlar afetlerden sonra yaşadıkları kayıplar nedeniyle yas tepkileri de gösterirler. Sevilen birinin ölümü, kayıp yaşamanın tek yolu değildir. Şubat depreminde insanlarımız uzuvlarını ve vücut bütünlüklerini kaybettiler. Evlerini, okullarını, komşularını, rutinlerini ve normal hayatın akışına dair birçok şeyi kaybettiler. Tüm toplum olarak tarihimizi ve kültürel varlıklarımızı da kaybettik. Kadim kent Antakya’da yıllara meydan okuyan tarihi yapılarımızı düşünün. Bizi geçmişimize bağlayan köklerimizi hissetmemizi sağlayan bu tarihi mirasımızı kaybetmek benliğimizin ve gelecek kuşaklara aktaracaklarımızı da kaybı demek değil midir?


Yas süreci, kaybedilenlerin artık olmadığı bu yeni dünyaya uyum sağlama sürecidir. Yas kendi içerisinde birçok farklı tepkiyi içerir. Aşağıda özetlenen yas tepkilerinin her biri yaşanılan anormal duruma gösterilen normal tepkilerdir ve uyum sağlama sürecine hizmet eder.

 

 YAS TEPKİLERİ      
Fiziksel Bilişsel Duygusal Sosyal ve Davranışsal

• Somatik şikayetler
• İştahsızlık
• Halsizlik
• Alkol ve madde kullanımı

• Öz-güvende düşüş
• Odaklanma güçlükleri
• Ölümü inkar
• Ölen kişiyi sürekli olarak düşünme

• Depresif ruh hali
• Umutsuzluk, çaresizlik
• Kaygı
• Suçluluk
• Öfke
• Yalnızlık

• Sıklıkla ağlama
• Geri çekilme ve kendini insanlardan uzaklaştırma
• Tükenmişlik

 

Yukarıda söz edilen Travmatik stres veya yas tepkilerinin zamanla yoğunluğunun ve sıklığının azalması beklenir. Dolayısıyla da travmatik stres tepkileri yoğunluk, sıklık ve sürelerine bağlı olarak olağan tepkilerden travma sonrası stres bozukluğu gibi patolojik tepkilere kadar uzanan bir yelpazede kendilerini gösterebilir. Yukarıdaki tablolarda yer alan tepkiler depremin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen bireyin işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye devam ediyorsa öncelikle travma ve stres bozuklukları (örn. TSSB) ve ikincil olarak da depresyon, madde bağımlılığı, obsesif-kompulsif bozukluklar, kaygı bozuklukları gibi psikolojik sorunları tetikleyebilir ve profesyonel bir yardım alınması gerekli olabilir.

 

Depremin Ardından Psikolojik İyi Oluşumuzu Desteklemek

Yukarıda söz edilen travmatik stres ve yas tepkileri normal olmayan duruma verilen normal tepkilerdir. Ancak olayın üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen bireylerin normal rutinlerine dönememesi durumunda profesyonel destek almakta fayda vardır.

 

Aşağıdaki sorular sizin veya bir yakınınız için profesyonel desteğe ihtiyaç olup olmadığını değerlendirmekte faydalı olabilir.
 1   Afet bölgesinde yaşananlara benzeyen her şey, afetle ilgili duygularınızı aklınıza getiriyor ve hatırlatıyor mu? Yoğun duygularınız ile etkili şekilde baş edebiliyor musunuz?
 2  Uykularınızı sürdürmekte, kesintisiz ve derin bir uyku uyumakta zorlanıyor musunuz? Uykularınız bölünüyor mu?
 3 Kendinizi huzursuz ve öfkeli hissediyor musunuz?
 4 İstemediğiniz halde afet bölgesi aklınıza geliyor mu? Bu konu ile ilgili düşüncelerinizi yönetmekte güçlük çekiyor musunuz?
 5 Afet bölgesinde yaşadıklarınızın hiç yaşanmamış veya gerçekdışı olduklarını hissediyor musunuz?
 6 Afet bölgesi ile ilgili görüntüler fotoğraf gibi, film gibi gözünüzün önünde canlanıyor mu? Bu düşünceleri durdurmakta zorlanıyor musunuz?
 7 Ani ses, görüntü ve hareketlerden çabuk irkiliyor ve abartılı tepkiler veriyor musunuz?
 8 Dikkatinizi toparlamakta ve odaklanmakta normale göre daha fazla zorlanıyor musunuz?
 9 Afet bölgesini düşündüğünüzde terleme, kızarma, titreme, çarpıntı, nefes alma güçlüğü, göğüste baskı hissi gibi bedensel belirtiler yaşıyor musunuz?

 

Yaşanılan afet sonrası toparlanmayı hızlandırmak ve psikolojik sağlamlığı arttırmak için bireysel olarak yapılacaklar da vardır. Bunların başında kişinin güçlü yanlarının da farkında olması ve sağlıklı öz bakım becerilerini işe koşması önde gelir. Bunun için öncelikle öz farkındalığın gelişmiş olması gerekir. Her bireyin güçlü ve incinebilir yanları vardır. Güçlü ve zayıf yanlarımızı bilmenin yanında zor durumlarda neye ihtiyacımız olduğunu bilmek te deprem gibi zorlu yaşam olayları sonrası toparlanmanın öncüllerindendir. Örneğin, siz stresi nasıl deneyimlersiniz? Zorlandığınız durumlarda bedeniniz size ne gibi sinyaller gönderir? Bu gibi durumlarda ne yapmak veya kim size iyi gelir? Bu konudaki farkındalığınızı arttırmak için aşağıdaki “Yaşam Ağacı” egzersizini yapabilirsiniz. Ayrıca, iyi oluşunuzu güçlendirmek için aşağıdaki önerilerimize göz atmanız faydalı olabilir. Bu ve benzeri iyi oluş önerilerimiz için şu ODTÜ Eğitim Bilimleri Bölümü linkine göz atabilir, bizim hazırladığımız ve ODTÜ Open CourseWare üzerinden herkese ücretsiz açık olan çevrimiçi depremler ve psikolojik destek modüllerimizi izleyebilirsiniz.

 

 Bunları yapın!  Bunları yapmayın!
  • Sağlığınıza, düzgün beslenmeye, yeterli su içmeye ve düzenli uykuya özen gösterin
  • Stresi nasıl deneyimlediğinizin ve onunla nasıl başa çıktığınızın size özgü olduğunu unutmayın.
  • Var olan rutinlerinizi sürdürmeye çalışın
  • Duygularınızı uygun şekilde ifade etmek için yollar bulun (örneğin günlük tutmak, arkadaşlarınızla konuşmak, resim yapmak)
  • Sizi rahatlatacak, hoşlandığınız etkinlikler yapın (örn. egzersiz, müzik dinleme, meditasyon, sakin bir yürüyüşe çıkma, nefes ve gevşeme egzersizleri)
  • Sevdiğiniz, birlikte olmaktan mutluluk duyduğunuz insanlarla zaman geçirin
  • Gün içinde dinlenmek için boş zamanlar ayarlayın.
  • Var olan güçlü yönlerinizi fark edin ve onları kullanın.
  • Yardımlaşmak size de iyi gelen bir şey olabilir. Başkalarına yardım etmek için etkili yollar bulabilirsiniz
  • İhtiyacınız varsa destek alın
  • Sosyal medyadaki (veya kitle iletişim araçlarındaki) afet haberlerini incelemek için sürekli olarak vakit harcamayın; kendinizi bu haberlere maruz bırakmayın.
  • Doğruluğun emin olmadığınız bilgileri diğer kişilerle paylaşmayın.
  • Diğer insanlardan uzaklaşıp kendinizi izole etmeyin.
  • İleride meydana gelebilecek felaket senaryoları kurmayın.
  • Kendini yoracak etkinliklerde bulunmaktan kaçının.
  • Alkol, sigara ve benzeri maddelerin tüketimini sınırlandırın veya durdurun
  • Öğünlerinizi kontrol edin; çok az veya çok fazla yemekten kaçının
  • Çevrenizdeki kişilerle veya tek başınıza ruminasyon yapmayın.
  • Böylesi zamanlarda düşünce süreçlerinizin normal şekilde işlemeyebileceğinden, bu dönemde ani ve büyük kararlar almayın.
  • Herkesin stres ve yas tepkileri ile başa çıkma mekanizmalarının kendine özgü olacağını unutmayın; yargılayıcı tavır takınmayın.